Haziran 15, 2009

Engin Abi, Başlığından Hiç Bişe Anlamadım!

Ahkâm, sıdk-ü selametten münhariftir
Abi bu ne demek? Biliyosun ki biz gençler bu kelimelerden bi halt anlamayız! He diceksin ki çok da şeyimdeydi!

İşte bizde kültür "dezenformasyonu" böyle bişey. Tarihimize söve söve tarih öğrendik!

Araplar şöyle, farslar böyle. Eee ne kaldı geriye? Günlük 200 kelimeyle birbiriyle anlaşmaya çalışan insanlar topluluğu!

Başlığa çok takıldım biliyorum. Orayı geçtim yazının içine dalalım.

Ne diyo Engin abi;

Türkiye'de yıkılabilecek tabular vardır, asla yıkılamayacak tabular vardır.


Evet abi haklısın. İrticayla mücadele hiç bitmez diyen generallerin olduğu bi memlekette bazı tabular hiç ama hiç yıkılmaz.

Namaz kılanların kovulduğu bir peygamber ocağına sahip olduğumuz sürece bu devran böyle sürüp gider. Bu nasıl bir ocaktır!

Örneğin kapitalistleşme, hız kazanarak gelişecektir.


Kapitalizim bizim millete çok tatlı geldi. Ucunda para olsun valla imanını bile satar bu millet.

Satmadı mı?

Sattııı.

Kapitalizim dediğin bir boktur, bunu yemeyen yoktur. Bu laf bizdeki "para kazanma" hırsını özetliyor.

Bazen muhafazakar patronların bir araya geldikleri ve aralarında yaptıkları muhabbetlere şahit oluyorum.

Bazen de maraba yani amelelerin arasına katılıp onlarla takılıyorum.

Marabalarla yapılan muhabbet çok ama çok sıcak geliyor bana.

Neden; çünkü içinde para yok, sefillik var.

Ezmek yok ezilmişlik var.

Kanaat etme var.

Bazen patrona yalakalık etme var ama çoğunlukla küfür etme var.

He bunun yanında hala fakir edebiyatı eden kapitalist köpek patronları görünce insanın komünist olası geliyor!

Ey komünist geçinenler. Biliyorum sayılarınız her geçen gün azalıyor.

Biliyorum üniversite yıllarında sloganlar savurup daha sonra paranın cazibesine tapanlarınızın sayıları artıyor.

Herşeye rağmen yolunuz açık olsun!

Başka ne diyor Engin abi;

Bu ülkede gerçek anlamda bir demokrasi kurulabileceğine asla inanmadım. Türkiye'de hiçkimse demokrat değildir. "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" sloganını çok dinledik biz... Boş laftır.
Türkiye, bu çabayla debelene debelene daha yıllarca sürüklenir gider...
Bu ülkede, bürokrasinin toplum üzerindeki "vesayeti" asla ortadan kalkmayacaktır.


Umarım gençler arasında bu duygular yeşerir diyecem ama hangi gençler abii!

Hayat okadar boktan ki düşünmeyi unutturdu bana! Üniversiteye gidelim, sonra mezun olalım iş bulalım. Günde 10 bazen 12 saat çalışıp pestilimiz çıksın. Peki abi bunları biz ne zaman düşünecez?

Gençlerin düşündüğü tek şey erkenden torpilli kaymak gibi bi işe ya da devlete (bu ikisi eş anlamlı) kapak atıp kapitalist sömürü düzeninde bir yer edinmek. Bu kafayla biz hangi sorundan kurtulacağız. En büyük sorun kendimiziz zaten!

Sen bürokrasiyi boşver abi, halkın kendisi de en az bürokratlar kadar vesayetçi. İş hayatımda hertürlü kokuşmuşluğu gördüm ve tiksindim.

Allah kahretsin, bunun için mi biz "okuduk, adam olduk!"

Bu boktan sistemin içinden çıkış yok abi. Bu pisliğin içinde debelenip duracaz.

Nereye kadar mı, dayanabildiğimiz yere kadar!

Yazının tümünü değerlendiremedim, uykum geldi. Sabah kalkıp erkenden kapital sistemin çarklarının arasına kendimi atmam lazım!

Napim sistem öyle!

Hiç yorum yok: